Okyanuslarda yüzmek isterler…
Herkes coğrafyanın kader olduğunu savunur iken onlar ise suyun akışını tersine çevirirler.
Batman’ın Beşiri ilçesinde dünyaya gelen Yusuf Baran da suyun yönünü tersine çevirenlerden biri.
Akademik başarıları ile Batmanlı Hemşehrilerinin göğsünü kabartan bir isim Yusuf Baran.
2023 ve 2024 yıllarında Rektör Performansında Altın Ödül’e layık görülen İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran’ın hayat öyküsü, kitaplara konu bile olabilirdi.
Belki okul sıralarında doğru dürüst oturmamış ev hanımı annesinin cesaretlendirmesi ile kendine yepyeni kapılar açan Baran, kendisini bu noktaya getiren süreçleri Kadraj Dergisi ile paylaştı.
Okuyanlara ilham kaynağı olacak bir başarı hikâyesi ile başbaşa bırakıyorum sizleri…
- Yusuf Baran, Batmanlıların gurur duyduğu bir isim. Sizi yakından tanıyoruz. Ancak siz kendinizi nasıl tanıtırsınız, kimdir Yusuf Baran?
Öncelikle nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. 1977 yılında Batman’ın Beşiri ilçesinde, yedi çocuklu mütevazı bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Batman’ın tarihi ve kültürel zenginliğiyle büyümüş biri olarak, küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye ve bilime olan ilgim hep ön plandaydı. Bu merak, beni hem ulusal hem küresel arenada çeşitli yolculuklara çıkardı. Eğitim hayatım boyunca bilimsel çalışmalara büyük bir tutku ile yaklaştım ve bu tutkum beni bugün İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektörlüğüne taşıdı. Bilim insanı olmanın yanı sıra, bir lider, bilim diplomatı ve bilim büyükelçisi olarak da görevim; bilimsel düşünceyi toplumsal faydaya dönüştürebilmek ve gelecek nesillere yol gösterebilmektir. Akademik çalışmalarım boyunca özellikle kanser biyolojisi, biyoteknoloji, bilim, teknoloji politikaları, bilim diplomasisi ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında önemli projelere imza attım. Bilimsel araştırmaların yanı sıra, genç bilim insanlarına mentörlük yapmak, onların kariyerlerine yön vermek ve potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olmak benim için her zaman öncelikli bir hedef oldu. Hangi uluslararası başarıya imza atarsam atayım, doğduğum toprakların bana verdiği değerleri ve kültürel mirası her zaman üzerimde taşıyorum. Bu bağ, beni hem bir bilim insanı hem bir lider olarak daha güçlü kılıyor. Amacım, Türkiye'nin bilimsel alandaki gücünü artırmak, gençlere ilham vermek ve uluslararası alanda ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek.
Amacım, öncelikle ülkem için ve ardından dünya için daha yaşanabilir bir gelecek adına kendini adamış nesiller yetiştirmektir. Bulunduğumuz coğrafyanın her anlamda kalkınması için toplumun tüm kesimlerini eğitmek gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden enstitümüzde toplumun her kesimine yönelik eğitim faaliyetleri yürütüyoruz. Aynı zamanda bilim diplomasisi alanında dünyanın çeşitli yerlerinde verdiğim konferanslarla farkındalık yaratmaya çalışıyorum.
Önce memleketiniz Batman’ı biraz konuşalım istiyorum. Batman’la ilgili hatıralarınızda yer edinen anılar var mı? Nasıl bir ailede büyüdünüz ve nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Doğma büyüme Batmanlıyım. Ancak ailem uzun yıllar önce Kozluk’tan Beşiri’ye göç etmiş. Bu nedenle kendimi hem Kozluklu ama daha çok Beşirili hissediyorum. Babam kamuda çalışan bir devlet memuruydu, annem ise ev hanımı. İlkokul ve ortaokulu Beşiri’de okudu, 1994 yılında Beşiri Lisesinden mezun oldum. O sene üniversiteyi kazanan tek kişi olarak Dicle Üniversitesine yerleştim. Bunu hayatımın en büyük başarısı olarak görüyorum. Çünkü üniversite kavramının çok zayıf olduğu bir ilçede ve pek çok zorluklarla mücadele ederek üniversite sınavına hazırlandım. Lise üçte iken hafta sonları Batman’da dershaneye giderdim. Özellikle Pazar günleri belediye otobüsü olmadığı için Siirt-Batman yoluna çıkar, şansıma oradan geçen araçlara otostop çeker ya da Siirt ve Kurtalan’dan Batman merkeze gelen minibüslerle Batman otogarına gelirdim. Bu nedenle maalesef genelde Pazar sabah derslerini kaçırırdım. Ancak hiç yılmadım, vazgeçmezdim. Bu ve şu anda burada anlatamadığım zorluklar ve mücadele alanları beni hayata hazırlayan unsurlar oldu. Annem ve babam, benim hayattaki en büyük şansım oldu. Vizyoner duruşları, bizlere destekleri, cesaretlendirmeleri ve her koşulda arkamızda durmaları son derece önemliydi. Aslında anne ve babamın, öte yandan ailelerinin farklı kültürel eksenlerden geliyor olması ben ve kardeşlerim için inanılmaz bir kültürel zenginlik yarattı. Bu nedenle kendimi son derece şanslı hissediyorum.
- Akademik kariyerinizin başlangıç noktası ne oldu?
Aslına bakarsanız, akademik kariyer yolculuğumun ilk tetikleyici unsuru annemden gelmişti. Bir insanı en iyi anne ve babası tanır. Ben üniversite hayatıma Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği Bölümünü kazanarak başladım. Aslında üniversite eğitimimi bitirince öğretmen olacaktım. Bir gün annem bana öğretmenliğin beni tatmin etmeyeceğini, edemeyeceğini ve enerjimi tüketmemem gerektiğini ifade etti. Yüksek lisans ve doktora yapmamı, oradan akademik kariyer yolculuğunu sürdürmemi önerdi. Düşünsenize; annem ilkokul mezunu bir ev hanımı ve bana böyle bir akıl veriyor. Ve bu, bende bir işaret fişeği gibi yolumu açan ve aydınlatan bir ışık oldu. Annemin bu tavsiyede bulunduğu gün akademik kariyer yapmaya karar verdim. Aslında ilk etapta daha çok Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa gibi kentlerdeki üniversitelerde lisansüstü eğitime devam etmeyi ve araştırma görevlisi olmayı hayal edebilmiştim. Çünkü hayallerimde dahi bunun ötesine geçemiyordum. Tam da mezun olduğum dönemde Yükseköğretim Kurulunun Türkiye geneli yaptığı bir sınavda Türkiye birincisi olarak İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olmaya ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora yapmaya hak kazandım. Doktora eğitimim devam ederken aldığım çok özel bir burs ile 2005-2006 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Medical University Of South Carolina, Kanser Araştırma Merkezinde araştırmalar yaptım. Gerçekleştirdiğim her hayalim ve ulaştığım her hedefim, beni yeni hayaller kurmaya ve yeni hedefler koymaya sürükledi. Başardıkça elbette ki kendime olan inancım ve özgüvenim arttı. Hep daha fazlasını başarmak istedim ve işte bugünkü halimle karşınızdayım. Allah bana kariyerimde hayalini bile kurmadığımı başarıları yaşamayı nasip etti. Bundan sonrası için de insanlık için, ülkemiz için ve milletim için değer yaratmaya, fayda sağlamaya, iyi iz ve eserler bırakmaya devam edeceğim.
Bunlar benim mutluluk kaynaklarım. Her insan farklı noktalardan beslenir ve mutlu olur. Kimisi para kazanarak, kimisi makam sahibi olarak... Benim mutluluk kaynağım ise insanların hayatına dokunabilmek, fark yaratmak, iz bırakmak ve eser yaratmak…
- İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İYTE’de rekorlara imza atan ödüllü rektör olarak anılıyorsunuz? Bu başarıyı nasıl elde ettiniz?
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'ndeki başarılarımız aslında yıllardır sürdürülen stratejik bir vizyonun ve güçlü bir takım çalışmasının sonucu olarak ortaya çıktı. Göreve başladığım ilk günden itibaren Türkiye’nin Teknoloji Üssü İYTE, Bir Dünya Üniversitesi İYTE ve 7/24 Yaşayan Kampüs İYTE hedeflerini belirledik. Bu kapsamda öncelikle var olan nitelikli akademik kadromuzu daha da güçlendirmek için adımlar attık ve uluslararası başarılarıyla öne çıkan bilim insanlarını enstitümüze kazandırdık. Bunun yanı sıra araştırma odaklı bir üniversite olmanın sorumluluğuyla, altyapımızı her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Teknoparklarımız ve inovasyon merkezimiz, hem akademik araştırmalar hem sanayi ile iş birliği yaparak teknoloji üretme kapasitemizi artırıyor. Teknopark İzmir’imiz, yalnızca Türkiye'de değil; uluslararası düzeyde de teknoloji geliştiren girişimlere ev sahipliği yapıyor. Özellikle ileri teknoloji ürünleri üreten firmalarla yaptığımız iş birlikleri sayesinde bilimsel buluşların ticarileşmesini sağlıyor ve Türkiye'nin teknoloji ihracatına katkıda bulunuyoruz. Bununla birlikte, araştırma laboratuarlarımızda sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji, biyoteknoloji, yapay zekâ gibi geleceğin bilimsel alanlarında öncü projeler yürütüyoruz. Ulusal ve uluslararası düzeyde desteklenen projelerimizle hem bilim dünyasına hem sanayiye katma değer sağlıyoruz. Üniversitemizin bu anlamda yürüttüğü projeler, genç araştırmacılarımıza ve öğrencilerimize de önemli fırsatlar sunuyor. İnovasyonu merkezine alan bu yapılar, İYTE'yi sadece bir akademik kurum olmanın ötesine taşıyarak, dünya çapında bir araştırma ve geliştirme üssü haline getiriyor. Bu başarının bir diğer önemli unsuru da tabi ki öğrencilerimize en iyi şartlarda eğitim olanakları sağlamak adına yaptığımız çalışmalarımız. Öğrencilerimizin bilimsel düşünme yeteneklerini geliştirmek, onları küresel arenaya hazırlamak ve akademik başarılarının yanı sıra kişisel gelişimlerine de katkıda bulunmak için pek çok fırsat sunuyoruz. Farklı öğrenci kulüpleri ve etkinlikler aracılığıyla sosyal sorumluluk projelerine katılmalarını teşvik ediyoruz. Aynı zamanda, uluslararası öğrenci değişim programlarını genişleterek, öğrencilerimizin dünyanın farklı bölgelerinde deneyim kazanmasını sağlıyoruz. Kısacası, bu başarıyı elde etmenin sırrı bir yandan bilim ve inovasyona öncülük etmek, diğer yandan ise insan merkezli bir yönetim anlayışı benimsemekti. Sadece ulusal düzeyde değil, küresel düzeyde de fark yaratan bir üniversite olmak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
- Üniversite Araştırmaları Laboratuarı tarafından Rektör Performansında Altın Ödül’e layık görüldünüz ve gururlandırdınız. Bu süreci bizimle paylaşır mısınız, neler yaptınız?
Bağımsız bir araştırma kuruluşu olan Üniversite Araştırmaları Laboratuarı (ÜniAr), 50.000’den fazla üniversite öğrencileri ile yaptığı anketler sonucunda 208 üniversitede öğrenci memnuniyeti ve rektör performansını belirliyor. 2023 ve 2024 yıllarında Rektör Performansında Altın Ödül’e layık görülmek, benim için büyük bir onur ve aynı zamanda yaptığımız çalışmaların ne kadar doğru olduğunu gösteren önemli bir işaretti. Öğrenci memnuniyeti kapsamında ise 2023 ve 2024 yıllarında 208 üniversite arasında 1. ve 2.olma başarısı gösterdik. Bu ödül, üniversitemizin eğitim kalitesine, öğrenci memnuniyetine ve genel performansına verilen kapsamlı bir geri bildirim niteliğindeydi. Özellikle üniversite öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirilen bu tür değerlendirmelerde en yüksek puanları almak, onların beklentilerini karşıladığımızı gösteriyor. Bu da büyük mutluluk veriyor. Ödüle giden süreçteki çalışmalarımızı ise şöyle özetleyebilirim; öncelikle duyan, dinleyen, önemseyen ve her türlü soruna çözüm odaklı yaklaşan, öğrencilerimin ve tüm paydaşlarımızın kolay erişim sağladığı, iletişime son derece açık bir liderlik anlayışım var. Bu en önemli unsurdu. Üniversitemizin öğrenim olanaklarını zenginleştirmek için pek çok projeyi hayata geçirdik. Örneğin, kampüsümüzdeki altyapıyı modernize ettik, kütüphanemizi dijitalleştirdik ve öğrencilere daha erişilebilir eğitim materyalleri sunduk. Kariyer destek programlarımızı güçlendirerek, öğrencilerimizin mezuniyet sonrası iş dünyasına daha hazır olmalarını sağladık. Bireysel gelişim programlarımızda sadece akademik anlamda değil, sosyal ve kültürel alanlarda da gençlerimizin kendilerini geliştirmelerini teşvik ettik. Tüm bu çalışmalarımızı artırarak sürdürüyoruz. Akademisyenlerimiz, öğrencilerimiz ve idari personelimiz, İYTE’yi her geçen gün daha ileriye taşımak için büyük bir özveriyle çalışıyor. Birlikte yarattığımız bu sinerji, üniversitemizin adını hem ulusal hem uluslararası alanda daha da yukarıya taşıyor. İYTE’deki bilimsel başarılarımızı, inovatif projelerimizi ve sürdürülebilirlik çalışmalarımızı da göz önünde bulundurduğumuzda bu ödülün hak edilmiş bir ödül olduğunu düşünüyorum.
- Batman Üniversitesi’ni takip ediyor musunuz ve gelişimini nasıl buluyorsunuz?
Batman Üniversitesi'ni elbette takip ediyorum ve gelişimini büyük bir takdirle izliyorum. Bölgesel kalkınmaya önemli katkılarda bulunan Batman Üniversitesi, hem akademik hem sosyal anlamda bölgeye ciddi bir değer katıyor. Özellikle Batman gibi tarihi ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan bir şehirde üniversitenin varlığı sadece eğitim değil, aynı zamanda toplumsal kalkınma açısından da kritik bir rol oynuyor. Batman Üniversitesi'nin araştırma projeleri, yerel sanayiyle kurduğu iş birlikleri ve öğrencilerine sunduğu fırsatlar dikkatimi çekiyor. Üniversitenin özellikle bilimsel araştırmalarda gösterdiği ilerlemeler, bölgenin ihtiyaçlarına yönelik projeler üretme konusundaki kararlılığı, büyük bir takdiri hak ediyor. Ayrıca, gençlerin bilim ve teknoloji alanlarında daha donanımlı bir şekilde yetişmesi için yaptığı çalışmalar çok kıymetli. Batman Üniversitesi’nin bu gelişim sürecinde hem ulusal hem uluslararası düzeyde başarılarını artıracağına inanıyorum.