Konuk: Aslıhan Dağıstanlı
Batman’ın dayanılmaz sıcağında çocuklarla geçirdiği zamanı izlemem, onu tanımama yetmişti…
Çocukların Aslıhan ablaları ile kucaklaşmalarını objektiflere sığdırabilmek mümkün değildi.
Aslıhan Dağıstanlı’nın hayali, bu toplumda cesur kızların büyüyüp yetişmesiydi.
Bu yüzden cici değil, cesur kızların hikâyelerini kaleme aldı.
Bu hikâyeleri milyonlara ulaştırmak için köy okullarında kütüphaneler kurdu.
Her gelişinde günlerce, hatta haftalarca köy köy gezdi.
Erkek çocuklarına ‘sevgi ve saygıyı’ öğretmeye çalıştı.
Kız çocuklarına ise cesur olmayı…
O da bu topraklarda doğup büyüyen ve kendini var eden cesur kadınlardan biri…
Buyurun, o cesur kadının başarı hikâyesi…
…
Aslıhan Dağıstanlı Aysev kimdir?
Ankara'da doğdu. Dereceyle girdiği ODTÜ İşletme Bölümünü şeref listesinde bitirdi. University of Manchester'da tam burslu olarak Uluslararası Pazarlama yüksek lisansı yaptı. IMD'de liderlik eğitimleri aldı.
Yirmi seneyi aşkın bir süre, çoğunluğu yurt dışında olmak üzere önde gelen uluslararası firmalarda üst düzey yöneticilik görevleri üstlendi. 2001 yılında çalıştığı şirketin Cenevre merkezli küresel marka yönetimine getirilen ilk kadın oldu. Dünyaca ünlü, milyar dolar cirolu markaların Global Marka Direktörlüğünü yaptı. Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya uzanan bir coğrafyada pazarlama stratejisini kurduğu markalar en çok satanlar arasına girdi. 2009’da Turkishtime’ın “500 Global Türk” listesinde yer aldı. Sosyal girişimleri sebebiyle Alman Kızıl Haçı ‘Miss Magic’ (Sihirli Kız) lakabıyla hikâyesini yayımladı. Evli ve iki cesur kız annesi olan Aslıhan halen İsviçre'de yaşamaktadır. Stratejik iletişim danışmanlığının yanı sıra, Cumhuriyet Gazetesi’nde kadın, sanat, etik ve sürdürülebilir bir yaşam üstüne makaleler yazmaktadır. Finlandiya’daki toplumsal mutluluğun nedenleri ve İsviçre eğitim sistemi hakkında yazdığı iki makalesi yükseköğretim ders kitaplarına girmiştir.
Kız çocuklarını güçlendiren, kadın hareketine destek veren çalışmalarıyla tanınmaktadır. Çok okunanlardan olan Türkiye’nin öncü ‘kız gücü’ kitap serisi Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1 ve 2 Asla Pes Etmeyenler ’in yazarıdır. Pandemi döneminde kurduğu İsviçre’den Türkiye’ye Cesur Kızlar Köprüsüyle dezavantajlı köylerde köy kütüphaneleri açmakta, köy çocuklarına yabancı dil eğitimi verilmesini sağlamaktadır. Cenevre Merkezli Brave Girls of the World Association’ın kurucu başkanıdır. Birçok kurum ve kuruluşun yanı sıra, Türkiye’nin dört bir yanında çocuklar ve gençlerle buluşarak cinsiyet eşitliği ve eğitim sohbetleri yapmaya devam etmektedir.
Kadın Hareketi Adına Yaptığı Çalışmalar:
Cinsiyetçi kalıplara karşı çıkan Cesur Kızlara Yol Arkadaşları kitap serisi ile pasif prensesler yerine, Türkiye’nin cici değil cesur kadın kahramanlarını rol modeli olarak çocuklara göstermekte, ‘onlar yaptıysa ben de yaparım’ inancını işlemektedir. Cesur kızların hikâyelerinin 1 milyon çocuğa ulaşarak çocukların hayal dünyasını genişletip, onları cesaretlendirebilmeyi hedeflemektedir. Bunun için herkesin yol arkadaşlığına ve desteğine güvenmektedir. Kitabın geliri, sosyal girişimcilik çalışmalarında kullanılmaktadır.
Aslıhan Dağıstanlı’nın hayali, kız - erkek her çocuğun kendi potansiyelini keşfetmesi ve fırsat eşitliğine sahip olabilmesidir. Bu amaçla kurduğu Cesur Kızlar Platformuyla İsviçre’den Türkiye’ye Cesur Kızlar Köprüsü oluşturmuştur. İki senede Urfa ve Batman’da toplam 10 bin yakın kitap kapasiteli, Cesur Kızlara Yol Arkadaşları kütüphaneleri açmıştır. Sabancı Üniversitesi ile ‘yabancı dil her çocuğun hakkı’ diyerek yönettiği gönüllü iş birlikleriyle köylere yabancı dil götürmektedir. Cenevre merkezli Brave Girls of the World Association’un başkanıdır.
Cenevre'de 2010-2018 yılları arasında katıldığı karma resim sergilerinde, ‘Kadının Nesnelleştirilmesine İsyan’ temalı tabloları sergilenmiştir. Yazdığı kitaplara çizerlik yapmakta ve ikonik kadın portreleri çizmektedir.
…
-Sizi gazeteci, yazar, ressam, sosyal girişimci, iş insanı olarak birçok başarılı işlerden tanıyoruz. Geçmişte Turkishtime’ın 500 Global Türk listesinde yer aldığınızı, Alman Kızıl Haç’ı tarafından Miss Magic (Sihirli Kız) ismiyle hikâyenizin yayınlandığını biliyoruz. Kadın hareketinde de aktifsiniz. Yazılarınızda kadın teması, adalet, etik vurgular ve sanat öne çıkıyor. Çok yönlü olmanızın sihri nedir?
Aslında, cesur olmaya çalışıyorum diyebiliriz. Çünkü biz kadınlar, hepimiz, yaşamın her alanında ve her kesiminde, çocukluğumuzdan itibaren çetin dirsek darbeleri yiye yiye cesur olmak zorunda kalıyoruz. Bizlerin sihri, cesaretimiz, kararlılığımız, azmimiz. Engelleri aşmak ve hayallerimize ulaşmak için kendimizi bilgiyle güçlendirmek, yeni beceriler edinmek ve asla pes etmeden ilerlemek zorundayız. Ben Ankara’da ‘hayat ekşi limonlardan limonata yapma sanatıdır’ diye düşünen, sevgiden torpilli bir ailede büyüdüm. Buna rağmen küçücük bir kız çocuğu iken, yaşadığım toplumun kızları erkeklerden daha fazla sıktığını fark ettim. Erkekler için uygun görünen şeylerin pek çoğu kızlara yasaktı. Kızların hayalleri ‘kız başına olmaz’ diye kısıtlanıyordu. Kadınlar için özgürlüğün, okumak ve maddi olarak kimseye bağlı kalmamaktan geçtiğini anladım. ODTÜ İşletmeyi bitirdim. Üniversite of Manchester’da yüksek lisans yaptım. Dünyayı gezerek hayatımı kazanmayı hedefledim. 2001’de o zamanlar ilk defa bir kadına teklif edilen bir pozisyonu kabul ettim ve Cenevre’ye yerleştim. İş hayatımın çoğu, uluslararası firmalarda dünyaca bilinen markaların ticaret ve iletişim bölümlerini yöneterek ve elimde bavul seyahat ederek geçti. Yüzün üstünde ülkeden, farklı ırk, dil, din ve milliyetten kişiyle, dallarında uzman düşün liderleri, yaratıcı beyinler ve sanatçılarla projeler yapma fırsatım oldu. Bu da beni çok besledi. İlgi alanlarım çeşitlendi. Ayrıca kadın olarak var oluşumuzun tüm dünyada ortak bir mücadele olduğunu anlamamı sağladı. Çünkü en gerisinden en ilerisine, istisnasız her toplumda kadının önüne erkeklere oranla iki-üç kat daha çok engel çıkıyor. İki kız çocuk annesi olunca da, kızların önündeki engelleri kaldırmak için çalışmayı en önemli ajandalarımdan biri yaptım. Bir sorunla karşılaşınca çözüm için harekete geçen, çocukları, doğayı, sanatı ve gülmeyi seven biriyim. Çocukluk hayallerimden biri de yazmaktı. Şu anda farklı yayın organlarında makaleler ve kitaplar yazıyorum.
-İçinde hem kendi hayatınızdan kesitlerin olduğu hem Türkiye’den çıkıp dünyaya bedel işler yapmış kadınların hikâyelerinin yer aldığı Cesur Kızlara Yol Arkadaşları başlığı altında iki kitap yazdınız. Serinin en yeni çıkan kitabı Asla Pes Etmeyenler, Dünya Kız Çocukları gününde raflara çıktı. Bu kitapları yazma amacınız neydi?
Tüm dünyada kız çocukları çeşitli adaletsizliklere maruz kalıyor. Eşitliksizliği körükleyen kalıpçı ifadeler ise cinsiyet uçurumunu arttırıyor. Ayrımcı dilin, kızları geri plana iten masalların, senaryoların acilen değişmesi gerekiyor. En önemli özellikleri fiziksel güzellikleri, cicilikleri, kurtarılmayı beklemeleri olan eski zaman masal prenseslerini de, replikleri birbirine benzer tek yönlü film karakterlerini de fazlasıyla gördük. Oysa gerçek hayatta çok yönlü, sınırlarını kendi çizen, kurtarılmayı beklemeden kendini kurtaran, hayallerinin peşinden koşan pek çok kadın var. Bu farkındalıkla ve iki kız çocuğu yetiştiren bir kadın yazar olarak, ‘kız güç sende’ diyen yeni hikâyeler de anlatılsın istedim. Tıpkı babamın küçüklüğümde bana anlattığı ve benim ufkumu açan biyografiklerdeki gibi, ben de gerçek rol modeli olan kadınların hikâyelerini yazmaya başladım. Türk kadınlarını yazmamın sebebi ise kızımın ‘Anne Türk kadınları kitaplarda hiç karşıma çıkmıyor. Onlar bir şey başaramadı mı?’ sorusu oldu.
-Peki, neden Cesur Kızlar?
Cesur, sihirli bir kelime! Aksiyona davet ediyor ve pozitif anlam yüklü. Cesaret en temel erdemlerden! Hepimizin her yaşta zaman zaman cesaretlendirilmeye ihtiyacı var. Ancak cesur yetişen, öz güvenli çocuklar hayalleri için asla pes etmeden uğraşan yetişkinler olurlar. Fakat maalesef bu kelime kızlar için yeterince kullanılmıyor. Bu yüzden tüm hikâyeleri ‘cesaret’ teması etrafında kurguladım.
- Cesur Kızlara Yol Arkadaşları sadece bir kitap olarak raflarda kalmayıp, Türkiye’nin dört bir yanında Cesur Kızlar Kütüphanesi olarak da büyük bir sosyal sorumluluk projesine dönüştü. Projenin başlangıcından bugüne kadarki süreçte neleri amaçladınız, neleri gerçekleştirdiniz?
Pandemi yüzünden bazı bölgelerdeki internet erişimi eksik olan köy okullarının hızla daha da dezavantajlı bir konuma düştüğünü gördüm. Bu köylerden birine hediye edilen tek bir kitabıma köy öğretmeni ve çocuklar tarafından ne kadar çok kıymet verildiğini fark edince bir şeyler yapmak için harekete geçtim. Sonunda bir kitaptan başlayıp, binlerce kitaplık kütüphanelere dönüşen bir yolculuğa başladık. ‘Cesur kızlar köylerine kütüphane hediye ediyor’ söylemim yaygınlaşıp, halktan çok destek görmeye başladı. İlki Urfa Suruç’ta ikincisi Batman Gercüş’te açılan Cesur Kızlara Yol Arkadaşları Kütüphanelerimiz, hızla Diyarbakır ve Hakkâri ile yoluna devam ediyor. Hem kitabın gelirini bu iş için kullanıyoruz hem de halktan okula direk yapılan bağışlarla. Öğretmenlerimizin dediğine göre köye umut gelmiş. Geçen hafta bu köylerde İngilizce eğitime de başladık. Hepsi gönüllü yapılıyor. Dileğim 1 milyon çocuğa ulaşmak.
-Cesur bir kadın olarak, kız çocuklarına neler söylemek istiyorsunuz?
Hepiniz bir gün bu kitapta yer alabilirsiniz. Onlar yaptıysa siz de yapabilirsiniz. Yeter ki hayallerinize sınır koymadan ama bilgiyle güçlenerek ilerleyin, kendinize inanın, sizi aşağı çekmek isteyenlere karşı kararlı durun, çok çalışın ve engeller karşısında asla pes etmeyin.
-Aslında kitap her ne kadar cesur kızlardan bahsetse de erkek çocuklarına da sesleniyor. Bu konuyu biraz daha açabilir miyiz?
Sadece kızların cesur olması yetmez. Kızlara yol arkadaşı olacak uygarlıkta, adil, cesur erkeklerin de yetişmesi gerekiyor. Kitaplarda erkek kahramanları ön planda görmeye alışık olan erkek çocuklarımıza, kadınların da kahraman olabileceğini, büyük işler başarabileceğini, mesleklerde cinsiyet olmadığını göstermek gerekli. Bu açıdan cesur kızların hikâyeleri kız çocukları için olduğu kadar erkek çocukları için de yol gösterici. Hem kitaplarımda hem de yaptığımız sohbetlerde altını çiziyorum: erkek çocukları, kızlara yol arkadaşı olur, esas gücün ezmekte değil sevmekte gizli olduğunu öğrenerek yetişirlerse, toplum olarak yüceliriz. Bize kadın erkek, birbirinin önünde veya arkasında değil, omuz omuza durdukları bir hayat yaraşır.
-Proje ile ilgili ziyaret ettiğiniz şehirlerde nasıl karşılandınız? Bu ziyaretlerden çıkardığınız sonuçlar oldu mu?
Çocuklar ve öğretmenlerimizle neredeyse her gün görüntülü konuşuyorum. Hepsini iyi tanıyorum. Cenevre – Batman arası 4 bin km ama gönülden gönüle mesafemiz hiç yok. Ama yine de onlarla kucaklaşabilmeyi iple çekiyordum. Onlara kavuşmak benim için tarifsiz bir mutluluk oldu. Batman ziyaretim sırasında ellerinde çiçekler ve resimlerle beni sabırsızlıkla bekleyen çocuklarımızın, elimden tutup köylerini gezdirmelerini, keçileriyle tanıştırmalarını, ailelerinin tertemiz döşekli salonlarda ikramlarını, ‘Aslı Abla bizde uyu. Aslı Abla hiç gitme’ diyen o içten gözlerini ömrüm boyunca unutmayacağım. Batman’da kız yurduna da ziyarete gittim. Koca salondaki sohbetimizin ardından, ‘kitabımız yok ama defterimizi imzalar mısın Aslı Abla?’ diye bir saat sıra bekleyen, kıymet bilen evlatlarımızın her biri benim için çok özel. Anladım ki samimi, kalpten, saf ilgi ve şefkatin aşamayacağı mesafe yok. En büyük çıkarımım şu oldu; fedakâr, çalışkan ve cesur bir öğretmen bir köyün kaderini değiştirebilir. Bir söz, bir kitap, bir kütüphane, hatta bir ziyaret bile bir köye umut olabilir. Hepimiz fark yaratabiliriz, yeter ki isteyelim. Bundan sonra beni doğunun kızı yapanların önlerindeki olanaksızlıkları aşmak için gönülden köprüler kurmaya devam edeceğim; kitaplarla, kütüphanelerle, derslerle, güzel niyetlerle…
-Kitaplar, kütüphaneler, cesurkizlar.com.tr ile yürüyen Cesur Kızlar sosyal platformu sadece çocuklara değil yetişkinlere de cesaret bulaştırıyor. Bu sosyal platform üzerinden birçok kadını, çocuğu kendi özgüven yolculuğuna çıkarıyorsunuz. Size gelen geri dönüşler neler oluyor?
İnanılmaz derecede güzel geri dönüşler oldu. Kitaptan cesaret alıp üniversite okumaya başlayan işçilerden tutun, 70’inde resme başlayan dedelere, şiddet gördüğü ilişkiden uzaklaşmayı başaranlara, bekar anne olarak umudunu yitirip tekrar bulanlara kadar her yaştan her kesimden kadın erkek kendinde keşfettiği cesareti yazıyor bana … Bir de tabi bir kurum kuruluş arkamızda olmadan halk dayanışmasıyla büyüyen bu platforma katkı sağladığı için mutlu olanların ‘çözümün parçası olmaktan duydukları mesajlar’ var. Hele çocuklardan gelenler… Onların göz dolduracak kadar dokunaklı mektuplarının küçük bir kısmına yeni çıkan kitabımda yer verdim. Çocukların sesi çok kıymetli!
-Bu anlamlı projenin devamında neleri planlıyorsunuz, hedefiniz nedir?
Olumlu etkisini gördüğüm için kitapların her çocuğa ulaşması ve kütüphanesiz köy okulunun kalmamasını dilerim. Köyler ve şehirlerdeki okullar arasında köprüler kurmak da amaçlarım arasında. Kütüphaneleri açmaya devam edeceğim. Bunun için Cesur Kızlara Yol Arkadaşı olacak destekçilere ihtiyacım olacak.