Gündem

Dağların son eşkıyası: Koçero

Dağların son eşkıyası: Koçero

Dağların son eşkıyası: Koçero
22-03-2025 23:19

1950’li yılların Türkiye’sinde, Batman’ın dağlarında yankılanan bir isim vardı: Koçero. O, sadece bir şarkının satırlarına sığmayacak kadar büyük bir efsaneydi. Cesaret, adalet ve trajediyle yoğrulmuş bir hayat sürmüştü. Ahmet Kaya ve Selda Bağcan’ın seslendirdiği “Koçero” adlı parça onun adını ölümsüzleştirmiş olsa da ardında bıraktığı izleri anlatmaya yetmezdi.

Bir Efsanenin Doğuşu

O zamanlar Siirt’in bir köyü olan Batman’da dünyaya gelen Mehmet İhsan Kilit’in adı, zamanla unutuldu. Artık herkes ona Koçero diyordu. Kurulu düzene, baskıya ve haksızlıklara karşı dağları mesken edinmişti. Halkın gözünde bir eşkıyadan öte, adaletin temsilcisiydi. Zamanla gazetelerin manşetlerinde, köy meydanlarında, dilden dile anlatılan hikâyelerde adı geçmeye başladı.

Eşkıyalığın kökeninde çoğu zaman otoriteyle yaşanan çatışmalar yatardı. Eşkıyalar, yol kesip haraç toplamanın ötesinde sınır kaçakçılığıyla uğraşırdı. Onların en ünlülerinden biri de Koçero’ydu. İsminin anlamı bile onun kaderini belirlemiş gibiydi. “Göçer” ya da “Koçer” kelimesi, Kürtçede göçebe anlamına geliyordu. O da sürekli hareket halindeydi, sınırları aşıyor, halkın yanında duruyordu.

Adaletin Peşinde Bir Eşkıya

Batman’ın köylerinde Koçero’nun adı eşkıya olarak anılsa da, yoksul halk onu bir koruyucu melek gibi görüyordu. Hamidolar ve Hekimolar gibi başka ünlü eşkıyalar da vardı, ama Koçero farklıydı. O, zalim ağaların korkulu rüyası, mazlumların umuduydu.

Eşkıyalık yoluna girişi ani ve trajikti. Bir gün babasına hakaret eden birini öldürdü. Artık kaçmaktan başka çaresi yoktu. Ya hapse girecek ya da özgürlüğünü dağlarda arayacaktı. O ikinci yolu seçti.

Kaçarken Şerif adında bir gençle tanıştı. Şerif de tıpkı Koçero gibi bir kaçaktı. Henüz ikisinin de bıyıkları terlememişti ama kader onları bir araya getirmişti. Zamanla dostlukları kan kardeşliğine dönüştü. Fakat bu kardeşlik uzun sürmedi. Şerif, bir gece Ali adında biri tarafından vuruldu. Koçero’nun içinde intikam ateşi yandı. Kendi elleriyle Ali’yi öldürdü. Artık geri dönüşü olmayan bir yolun yolcusuydu.

Halk Kahramanına Dönüşen Bir Hayat

Koçero’nun adı her geçen gün daha fazla duyuluyordu. Halk onu sadece bir eşkıya olarak değil, zenginden alıp fakire veren bir halk kahramanı olarak görüyordu. Kaçak mallar getirip satarken sadece kendi çıkarını düşünmüyor, yoksullara da yardım ediyordu. Onun adaleti, yasaların ötesinde, vicdanın içindeydi.

Bir gün Garzan petrol kampında yolu, eski bir petrol mühendisi olan Esat Kıratlıoğlu ile kesişti. Kıratlıoğlu, yıllar sonra bile o günü unutamamıştı. “Bizi soyduğunda bile ona kızmazdık,” diyordu. “Çünkü aldığı paralar fakirlerin cebine gidiyordu.”

Aşk ve Kaçak Hayat

Koçero’nun yüreğinde sadece isyan yoktu, aşk da vardı. Amcakızı Şirin’e gönlünü kaptırmıştı. Aşk, onu dağlardan koparmadı ama ona bir yuva verdi. Şirin ile evlendi, çocukları oldu. Ancak kaçak hayatı hiç bitmedi. Van, Siirt, Şırnak, Batman, Suriye, İran ve Irak arasında sürekli hareket halindeydi. Kaçak mallar getirip satıyor, jandarmanın takibinden ustalıkla sıyrılıyordu. Ama bu sonsuza kadar süremezdi.

İhanetin Gölgesinde Son Yolculuk

Koçero’nun sonu, en güvendiği insanlardan birinin ihanetiyle geldi. Petrol kampını basmaya gittiğinde, jandarmayla çatışmaya girdi. Yanında güvendiği Ali Sevim vardı. Ancak o gece, kader bir oyun oynadı. Ali, kamp amirine nişan almak isterken silahının namlusu yanlışlıkla Koçero’ya döndü. O kurşun, efsanenin sonunu getirdi.

Koçero, 31 yaşında bir dere yatağında cansız bulundu. Geriye, adını dilden dile yayacak bir hikâye, yetim kalan beş çocuk ve gözyaşı döken bir eş bırakmıştı. Ama halk onu unutmadı. Hikâyeleri anlatılmaya, şarkılar söylenmeye devam etti. O, Batman’ın efsane eşkıyası olarak tarih sayfalarında yerini aldı.

Bütün Soygunlar Onun Üzerine Yüklenirdi

Koçero, sekiz on yıl boyunca jandarmanın takiplerinden kurtulmayı başarmış, uzun boylu, yakışıklı bir delikanlıydı. Güneydoğu’da işlenen her soygun, her cinayet onun üzerine yıkılıyordu. Ama halk, onun kötü bir adam olduğuna inanmıyordu. Onun yakalanmamasının sebebi, köylülerin sevgisiydi. Kimse onu ele vermek istemiyordu.

Adil Bir Eşkıya

Garzan’da uzun yıllar petrol mühendisliği yapan Esat Kıratlıoğlu, Koçero’yla karşılaştığı günü hiç unutmamıştı. “Garzan’da yeni petrol bulunmuştu. Batman ile Garzan arasında mekik dokuyordum. Bir gün kamp yolunda, aniden önümüzü kesen isim Koçero’ydu. O, insaflı ve adil bir eşkıyaydı. ‘Siz de para çok, fakir halka yardım edin,’ dedi. Paralarımızı aldığında bile ona kızamazdık. Çünkü biliyorduk, o zenginden alıp fakire veriyordu.”

Halkın Gönlünde Yaşayan Bir Efsane

Koçero’nun ölümüne dair farklı anlatılar vardı. Bir söylentiye göre, petrol kampına düzenlediği baskın sırasında, ayın başı olduğu için paraları almak istemişti. Ancak bekçi, paraların ertesi gün geleceğini söylemişti. Koçero ve adamları ertesi gün tekrar kampa geldiklerinde, jandarma pusu kurmuştu. Çatışma başladı. Arkadaşı Ali Sevim, kamp amirine nişan alırken yanlışlıkla Koçero’yu vurdu. Diğerleri kaçtı, ama Koçero kaçamadı. Bir dere yatağında cansız bulundu. Onun ölümünden sonra Ali Sevim, Hasan Kaya ve Hamo Demir yakalandı.

Ancak Koçero, sadece öldüğü yerde kalmadı. O, Batman’ın dağlarından çıkıp halkın hafızasına kazındı. Şarkılarda, hikâyelerde, destanlarda yaşamaya devam etti.

 

 


Editor : Yusuf Kavak
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER