Röportaj: Yusuf Kavak
Konuk: Veysi Boran
Batman’a kazandırdığı önemli marka ve yatırımlara rağmen daima ekran arkasında durmayı tercih eden, mütevazı bir yapıya sahip, kendisi…
Hani olur ya, iyi işler yapan ancak reklamdan uzak durmayı seçen insanlar; işte Veysi Boran da onlardan biri…
Ancak onun başarılı hayatı ve girişimci ruhu gençlere örnek olmalı hatta Güneydoğu’nun henüz yeni yeni şehirleşmeye başlayan kentlerinde belki de rol model olarak gösterilmeli…
Tam da bu düşünceyle, onu Kadraj Dergisi’ne röportaj vermeye ikna etmek ve bu sayfada ağırlamak bizim için çok önemliydi.
Ailesini, gençlik yıllarını, Batman’a kazandırdığı Petrol Fırın markasını ve 2024 yılında Everest Yayınları’ndan çıkardığı İki Meltem Arasında kitabını konuştuk biraz.
Keyifli bir sohbetin içinde bulduk kendimizi.
Sizleri de bu keyifli sohbete davet ediyoruz.
Haydi, başlayalım o vakit…
…
-Sohbetimize, çocukluk yıllarınızdan bahsederek başlayalım istiyorum? Veysi Boran kimdir, nasıl bir ailede büyüdünüz? Bize çocukluk ve gençlik yıllarınızdan biraz bahseder misiniz?
Babam Selami Süreyya Boran, Batman’a 1957 yılında gelmiş ve şu an akaryakıt istasyonumuz ve Petrol Fırın’ın merkez şubesinin olduğu yeri satın alıp yerleşmiş, yaklaşık 70 yıldır aynı adresteyiz. Babam Batman’ın ilk esnaflarındandır. 43 numaralı vergi mükellefiydi, Batman’ın 30 numaralı telefonu bizimdi, hala aynı numarayı kullanıyoruz. Evimiz de aynı yerdeydi, çocukluğum bugün Batman’ın en güzel bulvarı olan Turgut Özal Bulvarı’nda, eski adıyla Diyarbakır Caddesinde, şehirden uzak ve görece daha sakin ve sessiz bir muhitte geçti. Biz şimdi mevcut bulvarın en eski sakinleriyiz...
Babamı kaybettiğimizde 14 yaşındaydım, onu kaybedince işlerin başına ben geçtim. 20 çalışanı olan bir işletme ve 10 kişilik çekirdek ailem vardı. Yıllarca kardeşlerim okullarını bitirsinler ve ayakları üzerinde durabilsinler diye çaba harcadım, şükürler olsun beklediğimden de daha iyi ve güzel işler yaptılar. Kendilerine ve etraflarına faydalı olan, her biri ayakları üzerinde durabilen iyi bireyler, iyi insanlar oldular. Ben çocukluğumdan beri ticaretle uğraşıyorum, iş yaşamının içindeyim.
-Veysi Boran, nasıl bir karaktere sahiptir, kendinizi nasıl tanıtır ve tanımlarsınız?
Sakin ve ılımlı bir karaktere sahip olduğumu düşünüyorum. Hayatım boyunca mütevazı, kendime, aileme ve yaşadığım topluma yakışacak şekilde ve dürüst bir yaşam sürmeye çalıştım. İnsanı, doğayı seven biri olduğumu düşünüyorum. Yıllar içinde oluşturduğum prensiplerim vardır, samimiyet, merhamet, dürüstlük, disiplinli çalışmak gibi; bunlara müdahale edilmesinden hoşlanmam, onun dışında sakin bir yaşam sürdürüyorum. Okumayı, doğayı ve fotoğrafı çok seviyorum, imkân ve fırsat buldukça bu alanlara zaman ayırmaktan mutlu oluyorum.
-Batman’a Petrol Fırın gibi çok sevilen bir markayı kazandırdınız. Bize Petrol Fırın ile ilgili biraz bilgi verir misiniz? Nasıl başladığı Petrol Fırın’ın hikâyesi?
Bahsettiğim gibi biz bulunduğumuz caddenin en eskisiyiz. Şehir zaman içinde Diyarbakır yönüne doğru büyüdükçe bulunduğumuz cadde kıymetlendi ve şimdiki haline geldi. Akaryakıt istasyonumuzun içerisinde boş bir alanımız vardı ve orayı bir gıda işletmesine, bir kafeteryaya dönüştürmek istedik. Bir kardeşim inşaat mühendisliğinde okuyordu, ilk projesi olan şimdiki binanın projesini çizdi. Şimdilerde artık bir dünya markası olan bir şirketin isim hakkını alıp 15 yıl boyunca o şirketin markası, tabelası altında hizmet verdik. Batman’da birçok ilke imza atan bir mekân yarattık. O tarihlerde Türkiye’nin en büyük kafeteryalarından birini açtık. Sağ olsun Batman insanı bizi her zaman olduğu gibi bağrına bastı. İnsanlar yıllarca aileleri, eşleri, dostlarıyla gelip misafirimiz oldular. Daha sonra biz Batman’da organize sanayi sitesinde gıda üretimi yapan bir tesis kurup Petrol Fırın markasını oluşturunca diğer markayla helalleşerek ayrıldık. Petrol Fırın markası şimdi 9 şubesi ve 250’yi aşkın çalışanıyla Batman’ın en değerli markalarından biri haline geldi. Ne kadar şükretsek, Batman’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
-Markalaşma sürecinde nelere dikkat ettiniz? Bir yol haritanız ya da stratejiniz var mıydı?
Şirketi ve bizleri bilenler bilir, en büyük stratejimiz ve yol haritamız, dürüst, hilesiz, temiz bir üretim ve insana güzel hizmeti merkezine alan bir işletme anlayışı yaratmaktır. Biz insana, Batman’a hizmeti çok önemsiyoruz ve Batman’ı çok seviyoruz… Kendimiz yemeyeceğimiz, evimize, sevdiklerimize götürmeyeceğimiz hiçbir şeyi üretmek istemiyoruz. Hijyene, kaliteye, insana ve Batman’a yakışan bir hizmet anlayışına çok önem veriyoruz. Ve Batman bunu ilk günden beri anladı ve bize karşılığını verdi.
-Kaleme aldığınız kitap, Batman için bir sürpriz oldu. İki Meltem Arasında adlı kitabı kaleme alarak neyi amaçladınız?
Uzun zamandır, çocukluğumdan, gençliğimden beri iyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum. Aynı zamanda yıllardır fotoğrafla da ilgileniyorum. Fotoğraf için coğrafyamızı gezme imkânı buldum. Fotoğraf alanında Türkiye’de ve dünya çapında sayısı dört yüzü bulan ödüller, sergilemeler aldım. Okumak, gezmek ve fotoğrafla ilgilenmek bir anlamda beni yazmaya da sürükledi diyebilirim. Uzun zamandır yazıyordum ama bunun bir roman olacağını çok önceleri düşünmemiştim. Zamanı gelince yazdıklarım bana dayattı, ortaya bir roman çıktı. Sanat ve edebiyat eserleri bir amaçtan ziyade bir zorunluluk karşısında ortaya çıkıyor bana göre. Yazmak zorunda kaldım diyebilirim. İnanılmaz güzel geribildirimler alıyorum. Şu anda kitap üçüncü baskısını yaptı. Bu da beni çok mutlu ediyor.
-Yazdıklarınızdan coğrafyanın ve kültürün etkilerini hissedebiliyoruz. Yazmanın, anlatmanın coğrafyayla, içinde bulunduğumuz kültürle nasıl bir ilişkisi var?
Doğduğum topraklar dışında başka hiçbir yerde yaşamayı düşünüp hayal etmedim. İçinde doğduğum kültürle bağım hep çok güçlü oldu. Yaşadığım coğrafyayı çok seviyorum ve coğrafyamla aramda derin bir bağ var. Doğduğum toprakların gerçeklerine yabancı olmadım hiçbir zaman. Bu bakımdan anlatma arayışımda buradan beslendiğim doğrudur. Ancak anlatma ihtiyacı en temelde insana özgü galiba. Kendi varlığını sorgulamak, bütün bu olup bitenin anlamını sorgulamak, sorular sormak. Bana göre sanat, edebiyat bunlar için en iyi ifade alanları…
-Yeni bir kitap gelir mi peki?
İki Meltem Arasında adlı ilk kitabımla ilgili çok güzel geri dönüşler alıyorum. Edebi otoritelerden ve okuyuculardan çok güzel şeyler duyunca daha sonrası için cesaretim de artıyor. Üzerinde çalıştığım dosyalarım var, şimdilerde erken ama ileride yeni kitap gelebilir, bilmiyorum.
-Bir iş insanı ve artık bir yazar olarak hedefleriniz ve hayalleriniz var mı?
Hayalleri olmadan yaşamayı bilmeyen bir coğrafyanın ferdiyim, hayallerim olmadan yaşayamam elbette. Batman dışında yaşama hayali hiçbir zaman kuramadım, böyle bir arzuyu hiçbir zaman içimde hissetmedim. Batman’ın ekonomik anlamda çok ilerlediği, işsizliğin olabildiğince az olduğu, barış ve huzurun hâkim olduğu bir kültür sanat şehri olmasını ve ömrümüzün kalanını bu güzel şehirde güzelliklerle geçirmeyi hayal ediyorum. Batman’ın markası olan Petrol Fırın’ı bir dünya markası olduğunu görmeyi çok arzuluyorum. Bunların yanında okuma ve yazmaya olabildiğince çok zaman ayırıp ortaya güzel edebi eserler koyabilmeyi hayal ediyorum bu kalan ömrümde.
-İçinizde ukde kalan, yarım kalan ya da yapamadığınız bir şey var mı?
Ukdesiz yaşanmış bir ömür olduğunu ne gördüm ne de duydum. İnsan demek ukdeleriyle dolu bir varlık demektir kanımca. Yapamadığımız ne çok şey var, ne çok şey de olacak, kim bilir. İnsan sınırlı ve sonlu bir varlıktır, gücü ve ömrü birçok şeyi yapmaya, görmeye, gerçekleştirmeye yetmiyor. Yapamadıklarımı düşünüp kederleneceğime yapabildiklerimi düşünüp mutlu olabilmeyi, şükredebilmeyi öğrendim galiba.
Editor : Yusuf Kavak