Fotoğraf ve yazı: Orhan Kartal
Her kapının arkasında ayrı bir yaşanmış hikâye vardır. Farklı hayatlar, farklı kişilikler, farklı acılar ve mutluluklar…
Acaba o kapıların arkasında ne hayatlar yaşanmıştır?
Kimlere ev sahipliği yapmış, ne doğumlar ne ölümler ne düğünler görülmüştür?
Her biri ayrı bir hikâye, ayrı bir yaşanmışlık…
Ne zaman kapalı bir kapının önünden geçsem, acaba burada nasıl bir hayat yaşanıyor, kimler ne yapıyor diye çok merak ederim.
Kim bilir kimlerin gözyaşları, kimlerin kahkahaları vardır bu kapıların ardında.
Her bir evin kapısı benim için farklı bir hikâyenin giriş kapısıdır.
Anadolu mimarisinde kapıların çok önemli bir yeri varmış.
Ev sahibinin sosyal ve ekonomik gücünü, dini inançlarını, hatta mesleğini yansıtan süslemeler ve kapı tokmakları kendi dönemlerinin en güzel örnekleri imiş.
Düşünsenize; daha evin içine girmeden içeride yaşayan insanlar ile ilgili pek çok bilgiye ulaşıyorsunuz.
Dışarıda bir kale misali haneyi koruyan kapılar yazılara konu olurken, acaba içeride neler oluyor?
Sessiz ve usulca, tüm zarafeti ve endamıyla yıllara meydan okuyan antika mobilyalar kaç kuşağa hizmet ediyor?
Bir genç kızın çeyizini taşıyan maun kaplama büfeler...
Bir kahvenin 40 yıllık hatırına meydan okuyan aslan ayaklı orta sehpalar...
Kim bilir kaç sevdaya konu olan el oyması yazı masaları…
Bugünlerde pek bir alıştık hızlı tüketmeye, hayatımızdan çıkarıp atmaya ve unutup bir kenarda bekletmeye.
Oysa hangimiz anılarımızı ve bize ait yaşanmışlıkları söküp atabiliriz hayatımızdan?
Elbette sadeleşmek, fazlalıklardan arınmak ve yenilenmek çok güzel!
Günümüzün -sözüm ona-modern evlerine kendi eşyalarımızı sığdırabilmek bile bir mucize.
Tavanlar alçak, odalar küçük.
Balkonlar, nefes almaya bile yetmez!
Özler olduk zili olmayan, tokmaklı büyük bahçe kapılarını…
Sahi sizin bahçe kapınız nasıldı, içinden kimler geçti?
Editor : Yusuf Kavak