Mehmet Çelik
Geçmişten geleceğe yol alan uygarlıklar, şehirlere ruh katarlar.
Bu ruh inançla bezenirse, o şehirde yaşamanın ayrıcalıkları kendini gösterir.
Siirt böyle bir şehir…
Kent kimliğini aşmış, ruh taşıyan şehir konumunda…
İnançla yoğrulmuş, kültürlerin en doruğa çıktığı bir yaşam şehri.
Sokaklarında gezinirken; taşlar, tarihi doku, kültürel değerler ve uygarlıkların kalıntıları sizinle konuşur, şehri size anlatır açık seçik.
Şehrin hafızasını bünyelerinde taşıyan küçük mahalle bakkalları, ayakkabı tamircileri, kalaycılar, bakırcılar, demirciler; geçmişten günümüze taşıdıkları somut ve somut olmayan kültür değerlerinin bilinci ile yüzlerinden tebessümü eksik etmiyor.
Gezilen her sokak, önünden geçilen her kapı, tanıdık bir görsellik sergiliyor. Yabancısı olduğunuz bu sokakların ve şehrin bir anda sahibi hissedersiniz kendinizi.
Böyle ruh taşıyan, kültür ve inanç değeri yüksek olan şehirleri gezmenin en güzel yolu, bir sokağa girip kaybolmaktır.
Daraldığınız yerde çalacağınız kapıyı açacak bir teyze, bir amca ya da bir genç, sizi içeriye buyur edecek, kıvamlı bir ayran, bir çay ya da bir kahve hatta yemek ikram edecek, zengin bir yürekle karşılaşacaksınızdır.
O güzel yürekli insanların yaşadığı geniş avlularda huzur ve dinginlik sarmalar benliğinizi.
Modernleşme adına dikilen çok katlı apartmanların, tarihi şehrin geçmişten gelen yapısını bozmasına izin vermemeli; kentsel yapılaşmanın, farklı bir güzergâha yönlenmesi sağlanmalı…
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kuzeydoğu ucunda yer alan Siirt; doğudan Şırnak ve Van, kuzeyden Batman ve Bitlis, batıdan Batman, güneyden Mardin ve Şırnak illerine komşuluk ediyor.
350 bin nüfuslu bu şehirde 29 Mayıs 2007 tarihinde kurulan Siirt Üniversitesi, akademik başarıları ve şehre kattığı değer ile dikkat çekiyor.
Egzama, mantar ve kepek gibi cilt sorunlarını geçirmesiyle meşhur olan bıttım sabunu Siirt ile özdeşlemiş durumdadır. Siirt sokaklarında yoğun bir bıttım sabunu kokusu alırsınız… Çünkü Siirt’te en hakiki ve doğal bıttım bitkisi yetişir ve bu bitkiler el değmemiş sabun atölyelerinde işlenerek kullanıma hazır hale getirilir.
Siirt’te buram buram kokusunu alacağınız bir başka şey de yöresel yemeklerin kokusudur. Siirt, gastronomi turizminin anavatanı olmayı fazlası ile hak eden şehirlerden biridir.
Kuyuda pişirilen büryan kebabı, sabahın 6’sında Siirt sokaklarına yayılmaya başlar. Demir kelepçelere asılarak satışa hazır hale getirilen büryan kebabı, 8 saat buharda piştiği için damakta inanılmaz bir lezzet bırakır. Ancak unutmayın; büryan kebabı yiyecekseniz, öğlen 12’den önce esnaf lokantalarındaki yerinizi almanız gerekir aksi halde bulamayabilirsiniz.
Doğanın cömertçe kollarını açıp karşıladığı, fedakârca en güzel görüntü ve tatları sunduğu ender şehirlerden biridir Siirt.
Siirt’i gezecek olanların ilk durağı ise Botan Vadisi’dir.
Botan Vadisi’nin ihtişamlı görüntüsünü izlerken, bilginin sınırlarını zorlayan, inanç ve kültürün doruğunda İbrahim Hakkı’nın kilometrelerce uzaktaki İsmail Fakirullah hocasının türbesini aydınlatan ışık düzeneğini görebilirsiniz.
Tillo’ya hakim tepede yığınak halindeki taşlar arasında bırakılan pencere görüntüsündeki aralıktan, 21 mart ve 23 eylül tarihlerinde güneşin doğuşu ile ışıklar Tillo’da İsmail Fakirullah’ın türbesinin tepesindeki aynaya, oradan da türbenin içinde bulunan mezarı aydınlatması, bu günün teknolojinde “’yok artık’ dedirtecek türden.
Bu muhteşem ana şahit etmek isteyenler her yıl 21 mart ve 23 eylül gecesini Tillo’da kamp yaparak geçirir.
Tillo’da manevi inanç ikliminin bilimle kardeşliğine tanık olursunuz. Evliyalar diyarı olarak da bilinen Tillo, bölgenin en çok din ve bilim insanın yetiştiği bir belde. Türbe ve medreselerde sadece din eğitimi verilmemiş, matematik, tıp, coğrafya ve astronomi alanında da çizimler ve eserlerle insanların geleceğini aydınlatma gayreti gösterilmiştir.
Din ve bilim alanında kendini kabul ettiren Zemzem-ül Hassa, yaşantısını ibadet ve zikirle geçiren, bunun yanında kendine has divanı olan kadın evliya olarak beldede yerini almıştır.
Türkiye’nin en kaliteli balı Pervari’de, Sadece Siirt’te yetişen Zivzik Narı, özel kuyularda saatlerce demlendirilen etlerden oluşan büryan kebabı ve bademlerle bezenen perde pilavının tadını bir başka yerde bulmak mümkün mü bilinmez!
Tombul ama o kadar da lezzetli fıstığı, dağlarda yetişen ışkını (yayla muzu), menengiçten yapılan kendine has kokulu kahvesi; Allah’ın Siirt’e ve Siirtlilere bir lütfudur.
Tiftik keçisi kılından yapılan el emeği göz nuru battaniye, örme atölyelerini gezerken, hediye almayı da unutmamak gerek.
Delikli Taş’ta yerel söylemle Ras’el Hacer’deki cafelerin birinde oturup, gün batımını demli çay veya mis kokulu kahveyi yudumlarken seyretmenin huzurunu hiçbir yerde bulamazsınız.
Ras el Hacer’in hikâyesini bir bilenden dinlerken hem hüzünlenecek hem Botan Vadisi’nin derin ve kıvrak yolculuğunda kaybolacaksınız, emin olun!
Kış mevsiminde Botan Vadisi’ni renklendiren göçerlerin; kuzu melemelerini yaz aylarında yaylalarda da duymak mümkün.
Ovanın tahılı, kekik kokulu dağların etleriyle buluşunca, tadına doyum olmayan lezzetler ortaya çıkar.
Bu arada Siirt’i kaleme almışken, şehrin tanıtımı için elini taşın altına koyan Vali beyden bahsetmeden geçemeyeceğim…
Siirt Valisi Dr. Kemal Kızılkaya’nın; inanç ve huzur ikliminde şehrin tarihi, turizmi, kültürel değerleri ve ekonomik kalkınmasına değer katacak faktör ve aktörleri harekete geçirmedeki kararlı çabalarına tanık olduğumu da belirtmeliyim.
Zaten şehirlerin, sahip oldukları güzellikleri ortaya çıkarıp tanıtabilmesi için vizyon sahibi idarecilere ve yöneticilere ihtiyaç vardır.
Siirt’i gezmeyenlerin hayatlarında ve yaşamlarında mutlaka bir eksiklik kalmıştır.
Biz gittik, gördük ve sizler için yazdık.
Siirt’i yazmak ve anlatmak elbette çok zor!
Gitmek, görmek ve yaşamak lazım!
İnanç ikliminin, kültür ve bilimin güzel diyarına selam olsun…
Editor : Yusuf Kavak